HUKUKUN ARAÇSALLAŞTIRILDIĞI ENDİŞELERİ; YARGININ BAĞIMSIZLIĞINA ve TARAFSIZLIĞINA DUYULAN GÜVENİ ZEDELEMEKTEDİR.
Son dönemde İBB aleyhinde yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda Hukuki olarak ölçüsüz davranıldığı , yargılamanın meşru amacı olan ; öncelikle gerçeğin adil uygulamalar ile ortaya çıkarılması amacından uzaklaşıldığı ve ön yargılı davranıldığı, hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan uygulamaların arttığına dair endişelerin yoğun olarak hissedildiği bir döneme tanıklık etmekteyiz.
Ceza muhakemesinin “ hukuka uygun ve bilimsel yöntemlerle delil elde etme ilkesi” nden uzaklaşıldığı , kimi zaman “şüpheli” konumuna getirilen kişilerin, baskı ile “etkin pişmanlık” görüntüsü altında yaptıkları beyanlara dayanılarak deliller üretildiği , soruşturma ve kovuşturma aşamalarında tedbir niteliğinde olan tutuklama kararlarında ölçülülük ilkesinin gözetilmediği , başkaca adli kontrol kararlarının ölçülü ve yeterli olabileceği hallerde tutuklama kararları verildiği hususlarında duyulan şüpheler yaygınlaşmaktadır.
Yargı sürecinin bilimsel, mantıki ve hukuki temellerinden uzaklaşılması; delilden sanığa değil, sanıktan delile gidilmesi; soruşturmaların nesnel hukuki değerlendirmeler yerine siyasi saiklerle şekillendiği şüpheleri , hukuk devleti ilkesine olan inancı zayıflatmaktadır.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan kişilerin, hukukun öngördüğü sınırların ötesinde, soruşturma makamları tarafından yönlendirildiği ve birer araç olarak kullanıldığı yönündeki şüphelerin yoğunlaşması , yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Bu durum, masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı gibi temel ilkelerin zedelenmesine yol açmaktadır.
Yargı organlarının hiçbir makamın, kişi veya grubun aracı olmadığı ve her türlü siyasi, ideolojik ve bürokratik etkiden arındırılmış biçimde görev yapması hukuk devleti olmanın vazgeçilmez ön koşulu olduğu gibi ; bu duruma olan inanç , toplumsal huzur ve barışın korunmasının ve yargının keyfi davranmayacağına olan güvenin de vazgeçilmez ön koşuludur. Bu nedenlerle İBB’ye yönelik casusluk dosyası ve diğer soruşturmalar da dâhil olmak üzere tüm yargı süreçlerinin yalnızca delil, hukuk ve vicdan ekseninde yürütülmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanına, Anayasa’nın 104. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, Anayasa ve yasaların bağımsız ve tarafsız uygulandığına dair kamu oyundaki şüpheleri giderme görevini bir kez daha hatırlatıyor; bu sorumluluğun gereğinin yerine getirilmesinin elzem oluşuna dikkat çektiğimizi kamuoyuna saygıyla deklare ediyoruz.
Bizler, yargının itibarı ve adaletin tesisi adına, her türlü keyfiliğe karşı çıkmayı ve hukukun üstünlüğünü savunmayı temel bir sorumluluk olarak görüyoruz.
