Basın ve İfade Özgürlüğü Tehlikede
BASINA VE KAMUOYUNA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında, Halk TV’nin sahibi Sayın Cafer Mahiroğlu hakkında gözaltı kararı verildiği kamuoyuna yansımıştır. Söz konusu kararın, geçmişte ciddi insan hakları ihlalleriyle anılan Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi, yalnızca “itirafçı beyanları” temel alınarak verildiği anlaşılmaktadır.
Bir kişinin özgürlüğünü kısıtlayan adli işlemlerin, somut delillere dayanması, adil yargılanma hakkına ve masumiyet karinesine saygı çerçevesinde yürütülmesi evrensel hukuk normlarının gereğidir. Bu ilkelere aykırı uygulamalar yalnızca bireylerin haklarını ihlal etmekle kalmaz, toplum genelinde hukuk devleti ilkesine olan güveni de zedeler.
Son dönemlerde yürütülen soruşturmaların belirli bir siyasi partiyi ve bağımsız medya kuruluşlarını hedef alacak şekilde genişletilmesi, ifade ve basın özgürlüğünü tehdit eder niteliktedir. Oysa demokratik bir toplumda medya, dördüncü güç olarak kamuoyunun bilgilendirilmesinde ve hesap verebilirliğin sağlanmasında hayati bir rol üstlenmektedir.
İfade özgürlüğü, yalnızca popüler ya da çoğunluk tarafından kabul gören görüşler için değil; rahatsız edici, eleştirel ve muhalif sesler için de geçerlidir. Bu özgürlüklerin baskı altına alınması, demokratik toplum düzenini zayıflatır ve toplumsal barışı tehdit eder.
Bugün Türkiye’nin gündeminde olan Kürt meselesi, demokratik anayasa arayışı ve temel haklar gibi konular, ancak çoğulcu ve özgür bir tartışma ortamında değerlendirilebilir. Medya özgürlüğünün kısıtlanması, bu tür hayati meselelerde toplumun sağlıklı kararlar almasını engelleyeceği açıktır.
Hak İnisiyatifi olarak, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik her türlü müdahaleye karşı olduğumuzu, yargı süreçlerinin siyasallaşmaması gerektiğini ve insan haklarına dayalı bir hukuk sisteminin herkes için güvence altına alınması gerektiğini kamuoyuna saygıyla duyururuz.