“Beyaz Toros” Tişörtlerinin Satışı: Faili Meçhul Cinayetlerin ve İnsan Hakları İhlallerinin Pazarlanması Kabul Edilemez
Son günlerde çeşitli online alışveriş platformlarında “Beyaz Toros” ibareli tişörtlerin satışa sunulması, toplumun geniş kesimlerinde haklı bir infiale yol açmıştır. Tepkilerin ardından söz konusu ürünlerin satıştan kaldırılması olumlu bir gelişme olsa da, bu durumun bizzat ortaya çıkması, toplumsal hafızamızdaki ağır insan hakları ihlallerine yönelik duyarsızlığın ve normalleşme çabasının vahim bir göstergesidir.
“Beyaz Toros” ifadesi, Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde binlerce insanın gözaltında kaybolduğu, faili meçhul cinayetlerin ve hukuk dışı infazların sembolü haline gelmiştir. Bu araçlar, özellikle 1990’lı yıllarda Güneydoğu Anadolu’da yoğun biçimde kullanılmış; devlet içindeki yasa dışı yapılar tarafından yürütülen operasyonların, kayıpların ve korku atmosferinin bir simgesi olmuştur.
Dolayısıyla, bu sembolün ticari bir ürün haline getirilmesi, sadece toplumsal vicdanı değil, aynı zamanda adalet duygusunu da zedelemektedir. Bu tür girişimler, geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlallerini sıradanlaştırmakta ve mağdur ailelerin acılarını yeniden canlandırmaktadır.
Hak İnisiyatifi olarak hatırlatıyoruz:
Faili meçhul cinayetler, devletin hesap vermesi gereken en ağır insan hakları ihlallerindendir.
Bu semboller üzerinden yapılan her türlü ticari faaliyet, “suçu ve suçluyu övme” (TCK m.215), “nefret ve ayrımcılık” (TCK m.122) ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” (TCK m.216) suçlarını gündeme getirebilir.
Trendyol, Hepsiburada ve ilgili firmalar bu sorumluluktan muaf değildir.
Bu vesileyle, tüm çevrimiçi satış platformlarını ve markaları toplumsal hafızaya, mağdur ailelerin acılarına ve insan haklarına saygı göstermeye davet ediyoruz.
Ayrıca, yetkili mercileri bu konuda etkili bir soruşturma yürütmeye, benzer vakaların tekrar yaşanmaması için caydırıcı adımlar atmaya çağırıyoruz.
Geçmişle yüzleşmek; adalet, barış ve toplumsal onurun tesisinin ön şartıdır.
“Beyaz Toros” bir ürün değil, bir insanlık ayıbının sembolüdür. Bu ayıbın yeniden pazarlanmasına sessiz kalmak, insanlık onuruna karşı işlenmiş yeni bir suçtur.