Kürtlerin Talepleri ve Türkiye’nin Geleceği: Kalıcı ve Adil Barışın Yolu” Yuvarlak Masa Toplantısı Değerlendirme Notları
Tarih: 21 Haziran 2025
Yer: Hak İnisiyatifi Derneği Genel Merkezi
21 Haziran 2025 tarihinde Hak İnisiyatifi Derneği Genel Merkezi’nde; farklı meslek ve alanlardan uzman ve hak savunucularının katılımıyla gerçekleştirilen “Kürtlerin Talepleri ve Türkiye’nin Geleceği: Kalıcı ve Adil Barışın Yolu” başlıklı yuvarlak masa toplantısı, Kürt meselesine ilişkin yeniden görünürlük kazanan çözüm arayışlarını siyasal, toplumsal ve tarihsel bağlamlarıyla değerlendirmek amacıyla tertip edilmiştir.
Toplantı boyunca yürütülen çok katmanlı tartışmalar, Kürt meselesine dair adil ve kalıcı bir barışın, geçmişle yüzleşen ve toplumsal meşruiyeti önceleyen bir yaklaşımla inşa edilebileceğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda aşağıdaki temel değerlendirmeler ön plana çıkmıştır:
- Mevcut Sürecin Temel Niteliği ve Riskler
Şu an devam eden süreç, son gelişmeler neticesinde İsrail’in bölgedeki ağırlığını arttırması ve İran’ın geriletilmesiyle oluşan boşluğu kapatma isteği ile iktidar partisinin iç politikadaki gereksinimlerinin bir birleşimi sonucunda başlamıştır. Bunun da etkisiyle, siyasi iktidar bu aşamaya kadar süreci politik aktörler arasında diplomatik bir müzakere bağlamına sıkıştırmıştır. Oysa Türkiye’nin asıl gereksinimi, toplumsal ve siyasal bir zemine oturan ve büyük bedellere mal olan Kürt Meselesi’ne ilişkin adil, kalıcı ve geniş kapsamlı bir çözüme ulaşmaktır. Esas olan silahlı aktörlerin anlaşması değil, bu silahlı mücadeleye de zemin hazırlayan koşulların ortadan kaldırılmasıdır.
Mevcut sürece verilmiş olan “Terörsüz Türkiye” adı dahi bu tip bir geniş perspektifli çözüm vizyonundan çok güvenlik odaklı bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Kürt meselesinin asli unsurları olan eşit yurttaşlık, kimlik temelli haklar, kültürel haklar ile siyasal tanınma, temsil ve statü talepleri çerçevesindeki tartışmalar görünmez kılınmakta; mesele yalnızca “terörün bitirilmesi” çerçevesine sıkıştırılmaktadır. Fakat kalıcı ve sahici bir çözüm, siyasal elitler arasında bir anlaşmayla değil, geniş kapsamlı toplumsal bir mutabakatla mümkündür.
- Kalıcı ve Adil Bir Çözüm İçin Gereken Adımlar
Şu anda yürütülen süreç sağlıklı bir işleyişe sahip olabilmesi ve kapsamlı bir barışa götürebilmesi için kurumsallaştırılmalı, kamusallaştırılmalı ve aktörler arasında bir mutabakat olmaktan çıkarılarak hakiki sahibine, yani halka emanet edilmelidir. Böylece, dışsal koşulların değişimi ya da aktörler arasındaki uyuşmazlıklarla başarısız olması riski minimize edilebilir. Türkiye’de baskıcı yönetim biçimlerinin ve hak ihlallerini arttıracak bir araç olarak kullanılmasının önüne geçilebilir. Ayrıca bu yolla, mevcut sürecin küresel güçlerin bölgede İsrail’e karşı direnen unsurları zayıflatma planlarının bir aracı haline gelme riski bertaraf edilebilir.
Hem sürecin taraflarına hem de tüm sivil topluma bu kurumsallaşma ve kamusallaşmanın hayata geçmesi yönünde çok büyük bir sorumluluk düşmektedir. En genel haliyle barış, toplumun her kesiminin ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan refah ve huzur atmosferinin tesisidir. Bu atmosferin oluşabilmesi için sarsıcı ve şoke edici de olsa her türlü fikir ve kanaatin açıkça ifade edilebileceği bir özgürlük ortamı tesis edilmeli, bugüne dek yaşanan tüm mağduriyetler açıkça tartışılarak tanınmalı ve devam eden hak ihlalleri hızla giderilmelidir. Her türlü vasıta kullanılarak Türklerin ve Kürtlerin birbirlerini tanıma ve anlama seviyeleri derinleştirilmeli, somut talepler dikkatle ve ciddiyetle tartışılmalı, tüm doğal hak ve özgürlükler zaten kayıtsız şartsız hayata geçirilmelidir.
Devletin, Kürt halkına yönelik inkar ve nefret söylemlerinin engellemesi konusunda aktif rol oynaması ve Kürtçenin kullanımının önündeki tüm engellerin kaldırılması büyük önem taşımaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bünyesinde bir komisyon oluşturulmasıyla parlamentonun süreçteki rolünü arttırmak olumlu etki uyandıracaktır. Öte yandan bağımsız ve sivil nitelikli hakikat komisyonlarının da varlığı geliştirilen sürecin doğru bir kanaldan ilerlemesi açısından çok önemlidir. Son olarak, hak temelli sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere tüm sivil toplum yapılarının, her türlü vasıtayı kullanarak kitlelerin somut talep ve ihtiyaçlarını siyasetin ve toplumun gündemine taşıması kalıcı ve adil bir barışa ulaşmak açısından ertelenemez bir sorumluluk mesabesindedir.