Home Faaliyetler Basın Açıklamaları Savunma hakkı kısıtlanamaz

Savunma hakkı kısıtlanamaz

11 Eylül 2020 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 7 ilde, 48 avukat, 7 stajyer avukat, 3 ihraç edilmiş hakim ve 1 ihraç hakim adayı ile 1 hukuk fakültesi mezunu toplam 60 kişi hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan gözaltı ve yakalama kararı verilmiştir.

Verilen karar kapsamında yapılan eş zamanlı baskınlarda 47 kişinin yakalaması yapıldığı bilgisi kamuoyuna ve medyaya yansımıştır.

Avukatların ev ve ofislerine yapılan baskınlar sırasında

  • İlgili mevzuat gereği baro temsilcisinin beklenmeden aramaya başlanması,
  • Şüphelilerin avukat hakları merkezleri ile müdafilerine ulaşmalarına imkân verilmeden şahsi telefonlarına el konulması,
  • Baro temsilcisi ve aramada görevli savcının arama yapılacak mahale ulaşmadan basının ulaşmış olması,
  • El konulan delillerden avukat-müvekkil gizliliği kapsamında olduğu bildirilenlere ilişkin mevzuatın öngördüğü usule riayet edilmemesi
  • Yedeklenmek suretiyle toplanabilecek delillerin el koyularak toplanması şeklinde çok açık hukuka aykırılıkların yaşandığı ilgili barolarca gizlilik kararı bulunan soruşturma yapılabilen incelemelere dayandırılmıştır.

2016 yılında yaşanan darbe girişimi sonrası bu girişim gerekçe gösterilerek toplumda etkin ve söz sahibi olan hak savunucuları ve muhalif kesimlere son zamanlarda yargının kurucu ve olmazsa olmaz unsurlarından avukatların da dâhil edilmek istenmesini kaygıyla izliyoruz.

Ülkede her yeni gün sisteme, rejime ve hükümete muhalif herkes, bir şekilde çalışmaları nedeniyle hak ve özgürlük alanlarını daraltan yeni ve farklı tedbirlerle karşılaşmaktadır.

Siyasi iktidar, son beş yılda, mesleki faaliyetlerini yürütürken yasalardan kaynaklanan özel statülere sahip her bir grubun ya bu statüsünü mevzuat değişiklikleri ile ortadan kaldırmaya çalışmakta ya da var olan mevzuatı hiçe sayan fiili durumlarla bu grupların çalışmalarını anlamsızlaştırmaya çalışmaktadır.

Basın, akademi ve hak örgütleri ile savunucularından sonra yargının kurucu unsuru ve olmazsa olmazı avukatlara yönelen yeni uygulamalar bu çalışmaların somut yansımalarıdır.

Açıklamamızın başında değindiğimiz operasyon yürütülürken ilgili mevzuatın pervasızca ihlal edilişi ile son zamanlarda üst düzey devlet yetkilileri tarafından yüksek yargının hedef alındığı açıklamalar son yıllarda geriye doğru gidişin bariz bir şekilde görüldüğü yargı bağımsızlığının(!) geldiği aşamayı göstermesi açısından ibret vericidir.

Türkiye tarihinde hak ve özgürlükler alanının muhalif tüm kesimler aleyhine en çok daraltıldığı dönemlerde bile mesleğini yapmak konusunda son dönemdeki kadar sorun yaşamayan avukatların bizzat kendilerinin, müvekkilleri ile özdeşleştirilerek adeta bu nedenle bir soruşturmaya konu edilmesi ve birçok hak ihlaline maruz kalması, bütün bir toplumun siyasallaşan yargıdan koruyacak herhangi bir mekanizmanın kalmadığını da göstermektedir.

Hak İnisiyatifi Derneği olarak

Ülkede hak ve özgürlük alanlarının tekrar genişletilmesi,

Şiddete başvurmadığı sürece her muhalif kesimin düşünceleri ifade ve yaymasına imkan tanınması,

Mesleklerini icra için yasalardan kaynaklanan statülere sahip grupların bu statülerinin korunması,

Yasama ile yürütmenin neredeyse birleştiği yeni rejimimizde en azından yargının bağımsız kalmasının teminen bu ve benzer, ilgili mevzuatın ihlal edildiği operasyonların sonlandırılmasını ve darbe girişiminin şüphelisi grupla ilişkilendirilerek belirli meslek gruplarına yönelen mesnetsiz suçlamalarının son bulmasını istiyoruz