6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi: Malatya Gözlem, İnceleme ve Tespit Raporu
Hak İnisiyatifi Derneği 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydan gelen deprem(ler)den en çok etkilenen illerden biri olan Malatya iline dönük inceleme. gözlem ve tespit raporunu yayımladı.
Raporun sonuç ve öneriler kısmı şu şekildedir:
Depremin hemen ardından kentte büyük bir kaos yaşanmıştır. Kentten çıkabilecek imkânı olanlar kenti terk etmeye başlamış, kalanlar ise ya dışarıda kalmış ya da araba, cami vb yerlere sığınmışlardır. Depremin ilk anından itibaren kamu kurumları yeteri kadar seferber olamamış, öncesinde bu tarz bir felakete dönük önlemler alınmamıştır.
-Depremin hemen ardından yakınları enkaz altında kalanlar, kendi çabaları ile yakınlarını kurtarmaya çalışmışlardır. Kentte özellikle ilk iki gün profesyonel arama-kurtarma faaliyetleri yapılmamış, ilgili kamu kurumları oldukça geç kalmışlardır. Enkaz altında kalanların kurtarılmasına yönelik hayati önem taşıyan ilk 48 saatte ilgili kamu kurumlarının neden seferber olmadıklarına dönük etkin soruşturmalar yürütülmelidir. Ayrıca bu tarz büyük felaketlerde ivedi bir şekilde harekete geçmesi gereken kurumlar yeniden yapılandırılmalıdır.
-İlk başta hukuki delillerin toplanmadan enkazların kaldırıldığı, daha sonra ise bunun bir sisteme oturtulduğu tespit edilmiştir. Fakat enkazlardan alınan hukuki delillerin niteliğine dönük soru işaretleri bulunmaktadır. Enkazların toplanmasına dönük hassas bir süreç yürütülmeli, ihlali olan kişiler hakkında etkin soruşturmalar yapılmalıdır. Diğer yandan enkazların kaldırılması noktasında yapılan ihalelerin şeffaf olmadıklarına dair yaygın bir kanaat elde edinilmiştir. Bu kapsamda yapılan ihaleler ilgili yasa ve yönetmelikler çerçevesinde şeffaf olarak yapılmalı, bu konudaki yolsuzluk iddiaları hakkında soruşturmalar açılmalıdır.
-Deprem sonrası ilk birkaç gün çadırların dağıtılması ve erişimde bir takım sorunlar olsa da, bunların büyük bir kısmı süreç içerisinde çözülmeye çalışılmıştır. Kentte çadıra erişimde ciddi bir sorunun olmadığı gözlenmiştir. Deprem sonrası kentte kalan kişiler ya kamp tipi yerlerde (çadırkent/konteynerkent) veya kendi evlerinin önünde kurdukları çadırlarda barınmaktadırlar. Artçı depremlerin devam etmesi nedeniyle sağlam kalan konutlara bile kimse kolay kolay girememektedir. Sıcak ayların yakın olması nedeniyle çadırlar uzun süre yaşanabilecek düzeyde değildir. Toplu konutlar yapılana kadar konteyner kentler inşa edilmeli, depremzedelere insani barınma koşulları sağlanmalıdır.
-Depremin hemen sonrasında kente gelen yardımların dağıtılmasında ciddi sorunlar yaşanmıştır. Bazı yerlere gereğinde fazla, bazı yerlere ise yeteri kadar yardım ulaşmamıştır. Yardımların dağıtılmasında en ciddi sorun koordinasyonsuzluk olmuştur. Gerek kamu kurumları gerekse de STK’lar/gönüllüler tarafından dağıtılan yardımlar merkezi bir koordinasyon dahilinde ihtiyaç sahiplerine dağıtılmamıştır. Olası bir felakette bu tarz sorunların bir daha yaşanmaması için, ilgili kamu kurumlarının etkin politikalar üretmeleri, önlem almaları gerekmektedir.
-Depremin ardındaki ilk 1-2 gün temel ihtiyaçlara erişimde bazı sorunlar yaşansa da, bu sorunların genellikle üstesinden gelinmiştir. Fakat daha özel ihtiyaçlara (mama, çocuk bezi, ped vb) erişimde sorunlar yaşanmıştır.
-Kentte banyo-WC ve temiz suya erişimde depremin ilk gününde beri ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Sıcaklıkların başlaması ile söz konusu temel ihtiyaçların daha da aciliyet kesbettiği ortadadır. Kent genelinde ulaşılabilir banyo-WC ve temiz suyun bir an önce sağlanması gerekmektedir. İlgili kamu kurumlarının bu konuda derhal inisiyatif almaları zaruriyetini korumaktadır.
-Kentte temel beslenme ürünlerine erişimde bir sorunun olmadığı (depremden sonra ilk birkaç gün olsa da) saptanmıştır. Kamu kurumlarının sıcak yemek dağıtması, kent genelinde bakkal, market ve manavların (daha çok seyyar) bir kısmının açık olması nedeniyle yeme-içme vb ihtiyaçlara erişim nispeten kolaylaşmıştır.
-Deprem hemen sonrasında sağlık hizmetleri ve ilaca erişimde ciddi engellerle karşılaşılmış olsa da, bu sorun süreç içerisinde nispeten çözülmüştür. Kentteki bazı sağlık kuruluşları ve eczaneler hizmet vermektedir. Deprem travmasının üstesinden gelinmesi noktasında en önemli hizmetlerden biri olan psiko-sosyal hizmetlerin sunumunda ciddi eksikliklerin olduğu saptanmıştır. Bu alanda çalışan yeterli düzeyde deneyimli personelin olmadığı, sunulan hizmetlerin nitelik ve sürdürülebilirlikten uzak olduğu, bir takım bürokratik engeller ile karşılaşıldığı anlaşılmıştır. Psiko-sosyal desteğin sunulması hususunda ilgili kamu kurumlarının deneyimli profesyonellerden oluşan ekiplerle, daha nitelikli ve şeffaf hizmet sunmaları gerekmektedir.
-Kentte eğitime erişim en büyük sorunlardan biri olarak saptanmıştır. Kent genelinde bütün okullar kapalı olup, öğrenciler eğitim hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Özellikle yıl sonunda merkezi sınavlara girecek öğrencilere başka illerden görevlendirme ile eğitim desteği verildiği belirtilmiş olsa da, bunun yeterli olamayacağı düşünülmektedir. Kentte eğitim hizmetinin sağlanması hususunda görevli kurumların ivedi bir şekilde harekete geçmeleri gerekmektedir. Konteyner veya prefabrik yapılar da bile olsa bütün öğrenciler için eğitime erişim sağlanmalıdır.
-Kent genelinde güvenlikle ilgili ciddi bir sorunun olmadığı, yeteri kadar güvenlik personelinin olduğu izlenmiştir. Bir takım yağma ve hırsızlık gibi olaylar olsa da, bu tarz olayların münferit oldukları izlenmiştir. Meydana gelen yağma ve hırsızlık olaylarının daha çok Suriyelilerin üzerine atıldığı, Suriyelilere dönük bu konuda yaygın bir suçlamanın olduğu görülmüştür.
-Kent genelinde Suriyelilere (kısmen de olsa Romanlara) dönük ciddiye alınacak derecede ayrımcılığın, ötekileştirmenin ve dışlamanın olduğu saptanmıştır. İnsani ve vicdani davranan kişilerde bile Suriyelilere dönük bir ayrımcılığın baş gösterdiği saptanmıştır. Suriyeliler ihtiyaç fazlası yardım alma, yağma-hırsızlık olaylarına karışma, kamp yerlerinde taşkınlık/olay çıkarma gibi durumlarla sıklıkla suçlanmıştır. “Yerel toplumun” büyük bir kısmının kenti terk etmesi ve geride Suriyelilerin çoğunluk olarak kalmaları, “kentin yeni sahipleri” olarak görülmelerine ve daha fazla “göze batmalarına” neden olmuştur. Özellikle Suriyelilerin, kentin sosyolojik yapısını değiştirebileceğine dönük endişelerin yoğunlukta olduğu gözlenmiştir. Suriyelilere dönük ayırımcı, dışlayıcı, ötekileştirici ve yer yer ırkçı söylem ve pratiklerin üstesinden gelinmesi noktasında hem devlete hem de STK’lara ciddi görevler düşmektedir. Özellikle deprem sonrası Suriyelilere dönük daha da artan suçlayıcı ve dışlayıcı söylemlere/pratiklere karşı “bütünleştirici/kabul edici” politikalar yürütülmelidir. Bu konuda kamu-STK işbirliği yapmalıdır.
-Kentte insan hakları ihlali kapsamında herhangi bir olaya (güvenlik güçleri tarafından uygulanan işkence, kötü muamele, dayak vb) denk gelinmemiştir. Kentte adalete erişimin deprem sonrası daha da zorlaştığı aktarılmıştır. Depremin hukuki boyutuna yönelik olarak ise, müteahhit ve sorumlu kamu çalışanlarına yönelik (daha çok belediye başkanları ve çalışanları) suç duyurularının yapıldığı saptanmıştır. Bu kapsamda insanların yaşamını tehlikeye atarak elverişsiz konutlar inşa eden ve bu konutlara imar/ruhsat izni veren tüm sorumlular hakkında etkin soruşturmalar yürütülmeli, bu kişilerin adalet önünde hak ettikleri cezaları almaları sağlanmalıdır.
-Deprem öncesi 650 binin üzerinde kişinin yaşadığı kent merkezinde 50-100 bin kişinin kaldığı, geri kalanların kenti terk ettikleri sıklıkla aktarılmıştır. İş yeri sağlam kalan ve kayısı ile uğraşan (ki bu kişilerin büyük bir kısmı yakın köylerde kalıp, gündüzleri kente gelmektedirler) oldukça küçük bir grup dışında geri dönüşün olmadığı saptanmıştır. Kentte barınma ve istihdam gibi sorunlar hali hazırda ciddi bir şekilde devam edip, söz konusu sorunlar devam ettiği sürece kitlesel bir geri dönüşün sağlanması mümkün görünmemektedir. Bu konuda öncelikle yeni konutlar yapılmalı, kentte ticareti/istihdamı canlandıracak politikalara öncelik verilmelidir.
-Meydana gelen büyük depremler sonucu kentin büyük bir yıkıma uğradığı, kentte adeta savaş sonrası bir manzaranın hakim olduğu görülmüştür. Kentin tekrar eski haline kavuşması ve geri dönüşlerin sağlanması kolay olmayacaktır. Kentin yeniden imarı için alanında uzman, kolektif hareket edebilen, işin ehli konumundaki kişilerin yer aldığı bir yönetim anlayışına ihtiyaç vardır.
-Savaş, deprem gibi büyük afetlerde toplumun en kırılgan grupları yoksullar ve göçmenlerdir. Depremin etkili olduğu illerdeki yoksul ve göçmenler daha da dezavantajlı duruma gelmiş, kırılganlıkları artmıştır. Toplumun bu kesimindeki %10’luk kısmına 3 yıl süreyle temel gelir desteği sağlanmalıdır. Aksi halde bu gruplar söz konusu büyük felaketin üstesinde gelemeyeceklerdir.
Malatya Deprem Raporumuza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi: Malatya Gözlem, İnceleme ve Tespit Raporu