Mezarlıkların tahribi kabul edilemez, kınıyoruz!
Basına düşen iddialara ve bölgeden edinilen bilgilere göre, 19.12.2017 tarihinden önce Bitlis İli Yukarı Ölek köyü yakınlarında bulunan mezarlıktan 267 cenaze savcılık talimatıyla çıkarılarak İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Bir ailenin Valilik ve Jandarma’ya yazılı başvurusu sonrasında edindiği sözlü bilgiye göre, cenazelerin tamamının yerinden çıkarılarak ailelerden habersiz şekilde İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiği iddia edilmektedir. Tamamen tahrip edildiği söylenen bu mezarlık, çatışmalarda yaşamını yitiren PKK mensuplarına ait cenazelerin çevreden toplanarak bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur.
İnsanlığın ortak kabulü odur ki, ölmüş her insan, dünyevî bütün yargılama mekanizmaları ile ilişkisi kesilmiş, artık hesabı ilahi adalete kalmış, hürmet edilmesi gereken bir durumdadır. Mezarların tahribi hem bu durumdaki bir insan cesedine saygısızlıktır, hem de geride kalmış ve ölen kişinin eylemiyle ilgisi olmayan ailelerin cezalandırılması anlamına gelmektedir. Oysa her insan, ölümü halinde bir mezar sahibi olmayı hak eder. Bu aynı zamanda geride kalan aile ve cenazenin yakınları için de kadim bir haktır. Zira insan onuru, kişinin ölmesiyle bile son bulmayıp devam eden, dolayısıyla saygı duyulması gereken temel bir haktır. Nitekim ölen kişinin cenazesi, kabri, taziyesine dair ritüeller ve geride kalan yakınlarının acılarına saygı duymak da bu hak ve onurun bir parçasıdır.
Mezarlıkların tahrip edilmesi, üzerinde yaşadığımız toprağın ve içinden neş’et ettiğimiz geleneğin ruhunu zedeleyen bir davranıştır. Ayrıca böylesi hassas bir süreçte mezar ve eklentilerine yapılan bu gibi saldırıların toplumsal huzura katkı sağlamayacağı da bir başka gerçektir. Bu tutumun izah edilebilir bir tarafı yoktur.
Bizler, bir kez daha ancak acılara karşılıklı saygı ve tahammül ile toplumsal barışa ulaşabileceğini yineliyoruz. Nitekim geçmişte Şeyh Sait, Said-i Nursi ve Seyit Rıza gibi toplumun saygı duyduğu kişilerin cenaze yerlerinin değiştirilmesi ve gizlenmesi uygulamalarından da hatırlanmalıdır ki bu tür uygulamalar telafisi zor ve acı ve kırgınlıklara neden olmaktadır.
Hak İnisiyatifi olarak bir kez daha ailelerden izin alınmadan cenazelerin nakledilmesinin kabul edilemez olduğunu ve kime ait olursa olsun mezarları tahrip etmenin kadim insani değerlere ve insan onuruna karşı yapılmış bir hak ihlali olduğunu hatırlatırız, ayrıca kamu otoritelerinin konuya ilişkin tatmin edici bir açıklama yapmalarını bekliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.