Çıplak Arama Bir İşkence Ve Taciz Uygulamasıdır
Ülkemizin hiç parlak olmayan İnsan Hakları siciline tutuklu ve hükümlülerin “çıplak aranması” şeklinde vahim bir hak ihlali iddiası, son günlerde birbirini pekiştiren beyanlar eşliğinde güçlü şekilde damga vurmuştur. Bu iddialar hükümlü veya tutuklu olarak cezaevine girmiş çok sayıda kişi ile tutukluların ziyaretçileri tarafından dile getirilmektedir.
Dile getirenlerin beyanlarda; çıplak aramayı düzenleyen Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün ilgili 46. maddesinin tutuklu ve hükümlüler aleyhine genişletilerek yorumlandığı ve uygulandığı belirtilmektedir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’da çıplak arama yapılabileceğinden bahsedilmemesine rağmen Tüzüğe dayandırılan çıplak aramanın çok sayıda infaz koruma memuru önünde gerçekleştirildiği, kadın tutuklu ve hükümlülerin çıplak araması yapılırken erkek infaz koruma memurlarının da ortamda hazır olduğu, çıplak arama esnasında otur-kalk yaptırıldığı gibi vahim iddialar bulunmaktadır.
Bahsi geçen Tüzükte dahi, tutuklular için sadece kuruma ilk kabulde, ciddi bir şüphenin varlığında ve ancak cezaevi tabibince çıplak aramanın yapılabileceği şarta bağlanmıştır. Oysa mağdur beyanlarında bu uygulamanın sadece tutuklulara yöneltilmediği aynı zamanda ziyaretçilere ve hatta çocuk ziyaretçilere kadar yaygınlaştırıldığına ve onur kıracak bir şekilde uygulandığına dair iddialar bildirilmektedir.
Dile getirilen başka bir grup beyanda ise, ceza infaz kurumları dışında kalan gözaltı merkezlerinde gözaltına alınan kişilerin de çıplak arama uygulamasına maruz kaldığı bildirilmektedir.
Çıplak arama yöntemini ve insanlık dışı otur-kalk uygulamasını kullanarak cezaevine metal detektörleriyle tespit edilemeyen yabancı maddelerin sokulmasının engellenmesi mümkünse de bu yararın elde edilmesi vücut bütünlüğünün ve özel hayatın mahremiyetinin ağır bir şekilde ihlali için yeter gerekçe oluşturmamaktadır. Üstelik cezaevine metal detektörüyle tespit edilemeyecek (başlıcası uyuşturucu olan) maddelerin sokulup sokulmadığı daha sonra cezaevi idaresi tarafından farklı yöntemlerle de tespit edilebileceği izahtan varestedir. Tüm bunlar bir kenara, kamuoyuna yansıyan mağdur beyanlarında her iki uygulamanın şüpheli, sanık ve mahkumlar ile yakınlarının aşağılanarak iradelerinin kırılması amacına matuf şekilde icra edildiğine ilişkin ciddi emareler bulunmaktadır.
Bu iddiaların iktidar partisi mensupları tarafından hiçbir inceleme ve soruşturma yapılmadan reddedilmesi kabul edilemez bir durumdur.
HAK İNSİYATİFİ olarak hükümeti; Tüzüğün 46. ve Yönetmeliğin 34. maddesinde yer alan çıplak arama ile ilgili fıkraları acilen yürürlükten kaldırmaya davet ediyoruz. Bu fıkralar, çıplak aramaya izin vererek Allah’ın doğuştan mükerrem ve onurlu yarattığı insanın onur ve haysiyetini rencide eden ve istismarına kapı aralayabilen, tutuklu ve hükümlüleri aşağılayıcı uygulamalara neden olmaktadır. Adalet Bakanlığını ise aramaların teknik cihazlar aracılığı ile gerçekleştirilmesini sağlamaya, bir işkence ve taciz türü olan çıplak arama iddialarını esas kabul ederek adil bir inceleme ve soruşturma başlatmaya ve kusuru bulunan personelleri bu yolla tespit ederek cezalandırmaya davet ediyoruz.
Hak İnisiyatifi – 21.12.2020