Yargı Kararı Olmaksızın Mülkiyet ve Örgütlenme Haklarına Müdahale Kabul Edilemez!
İktidar partisinin 16 Aralık 2020 tarihinde TBMM Başkanlığına sunduğu “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” başlığını taşıyan tasarıda, “terörizmin finansmanı ile mücadele” gerekçesine dayanılarak Cumhurbaşkanına mal varlıklarını dondurma yetkisi verilmesi öngörülmektedir. Yine izinsiz yardım toplayanlara verilecek para cezası halen 700,00 TL iken bu tasarı ile cezanın 200.000,00 TL’ye kadar yükseltilmesi, yurtdışına yardımda bulunacak derneklerin sınırlandırılması, bağışların bildirime tabi olması, derneklerin rutin olarak her yıl denetlenmesi gibi değişiklikler de bu tasarıda yer almaktadır. Ayrıca bu tasarı ile İçişleri Bakanına geniş yetkiler tanınarak, “dernek faaliyetlerini askıya alma” ve “kurulları görevden alma” yetkileri verilmektedir.
Mülkiyet hakkı ve örgütlenme hakkı temel haklardandır. Bu haklar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmıştır. Fiili durumda, somut suç delilleri olması halinde suç isnadlarının yargıya iletilmesi ve lehteki-aleyhteki delillerin incelenmesine bağlı olarak dernekler ve faaliyetleri hakkında kısıtlayıcı yargı kararları alınabilmektedir. Bu hususta yargı denetimini devre dışı bırakarak, yürütme erkine “terörizmin finansmanı” bahanesi ile bu yetkilerin tanınması; demokratik bir toplumsal düzenin aleyhine olup, tek taraflı ithamlar aracılığıyla yürütme erkine hakkın özüne dokunacak işlemler yapmak yetkisi tanımaktadır. Tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda; yürütmenin farklı düşünen toplum kesimlerine ait vakıf ve derneklere yönelik keyfi olarak kullanabileceği, sınırları belirsiz büyük bir yetki tanınmış olacak ve zaten baskı altındaki sivil toplum kuruluşlarının adım atamayacağı bir ortam oluşacaktır. Bu ise farklı grup ve görüşlerin kendisini ifade edebildiği, örgütlenebildiği ve tespit ettiği yanlışları korkmadan dillendirebildiği demokratik bir toplumsal ortamdan uzaklaşmamıza neden olacaktır ve toplumda korku iklimini hakim kılacaktır. Halbuki, ekonomik kriz, hukuk krizi ve salgın ile boğuşan toplum, kendini güvende hissedeceği olumlu değişimlere ihtiyaç duymaktadır. Yine toplumun geleceğini ilgilendiren bu yasa tasarısına ilişkin haberlerin ana akım medyada yer alamaması da basın özgürlüğünün ve kamunun haber alma hakkının ne kadar vahim durumda olduğunun göstergesidir.
Hak İnisiyatifi olarak; bu yasa tasarısının meclisten çekilmesini talep ediyor, temel hak ve özgürlükleri esas alan bir hukuk reformu iradesinin gösterilmesini ve hukuk devleti ilkesine uyumlu bir değişim yapılmasını istiyoruz.
Hak İnisiyatifi Derneği