İran’da Mehsa Emini Protestoları Sonrası Verilen İdam Cezaları Durdurulmalıdır!
Açık kaynaklardan edinilen bilgilere göre, 22 yaşındaki Mehsa Emini İran’ın başkenti Tahran’da, 14 Eylül 2022 tarihinde “başörtüsünü uygun takmadığı” gerekçesiyle Ahlak Polisi olarak bilinen İrşad Devriyeleri tarafından tutuklanmış ve gözaltında öldüresiye dövülmüştür. Uygulanan şiddet sonucu Mehsa Emini 16 Eylül’de yaşamını yitirmiştir. Her ne kadar hükümet kaynaklarından yapılan açıklamaya göre kadının gözaltında kalp yetmezliği sonucu hayatını kaybettiği açıklansa da bu açıklama İran kamuoyunda inandırıcı bulunmamıştır.
Mehsa Emini’nin yaşamını yitirmesi sonucu, Tahran ve Kürdistan eyaleti başta olmak üzere, ülke genelinde protestolar başlamış, süreç içerisinde protestolar ülke geneline yayılmıştır. Kadınların başını çektiği protestoların sokağa taşarak kitlesel eylemlere dönüştüğü, eğitim kurumları başta olmak üzere, kitlesel eylemlerin kamusal alanlara taştığı izlenmiştir. Ülke geneline yayılan kitlesel eylemlerin süreç içerisinde başörtüsü yasağına özgürlük ve rejim karşıtı bir harekete dönüştüğü uluslararası kamuoyuna yansımıştır. Hükümet/rejim karşıtı protestolar özellikle sosyal medyada geniş yer bulmuş, dünya kamuoyunun ilgisini çekmiştir.
Aylar boyu devam eden protestoların bir diğer özelliği de protestocular ile güvenlik güçleri arasında şiddet eylemlerinin vuku bulmasıdır. Kamuoyuna yansıyan sokak eylemlerine bakıldığında, güvenlik güçlerinin protestoculara karşı orantısız güç kullandığı, ölüme sebebiyet verebilecek şiddet araçlarının istimal edildiği izlenmiştir. Ortaya çıkan şiddet olayları sonucunda hem güvenlik güçleri hem de protestoculardan yüzlerce kişi yaşamını yitirmiştir. İran İnsan Hakları Örgütünün Aralık 2022 raporuna göre bu süreçte 32’si kadın, 63’ü 18 yaş altı olmak üzere 469 kişi yaşamını yitirmiştir.
Mehsa Emini’nin ölümü üzerine başlayan kitlesel eylemlere katılım sağlayan binlerce kişi gözaltına alınmış, işkence ve ağır insan hakları ihlallerine maruz bırakılmış, bunlardan bir kısmına yargılama yolu açılmıştır. Eylemlerin dünya kamuoyunu ve bilhassa insan hakları örgütlerini ilgilendiren bir diğer yönü de yapılan yargılamalar sonucu protestoculardan bir kısmının idamla yargılanması, hatta bazılarına bu cezanın verilmesidir. İnsan hakları örgütlerinin bu konudaki raporları ve medyaya yansıyan haberlere göre, Mehsa Emini protestolarına katılan 100 protestocunun idam cezası ile cezalandırmayla karşı karşıya olduğu, en az 24 kişinin infaz riski altında bulunduğu, bu kişilerden 9’unun ölüm cezasına mahkûm edildiği, 15’inin ise ölüm cezası öngören suçlardan yargılandığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan İran adli makamlarınca idama mahkûm edilen kişilerin kimliklerinin kamuoyu ile paylaşılmadığı, dolayısı ile bu süreçte tam olarak kaç kişinin idam edildiğinin bilinemediği anlaşılmaktadır. Fakat hakkında kesin ölüm cezası verilen ve infazları gerçekleşen en az 4 kişinin olduğu (Muhsin Şekari, Macir Rıza Rahnavard, Muhammed Mehdi Karami ve Seyit Muhammed Hüseyni) açık kaynaklara yansımıştır.
Verilen idam cezalarına bakıldığında, mahkûmların yargılanma süreçlerinin çok kısa bir sürede gerçekleştiği, aile ve avukatlarına sağlıklı bilgi verilmediği, yargılamaların kamuya açık bir şekilde gerçekleşmediği izlenmektedir. Bu durum uluslararası hukuk normlarına göre adil bir yargılanmanın yapılmadığını ortaya koymaktadır. Üstelik bazı kişilere işkence altında “itiraf” mahiyetinde zorla suç dayatıldığı, bu kişilerin idama mahkûm edildiği medyada yer almıştır.
Haklarında idam cezası verilen kişilerin devlete karşı silahlı isyan, yeryüzünde fesat/bozgunculuk çıkarma, Allah’a düşmanlık suçlarından mahkûm edildikleri izlenmektedir. Allah’a düşmanlık suçunun İran İslami Ceza Kanununda “güvensizlik ortamı oluşturacak şekilde halk arasında korku yaratmak için insanların hayatına, mülküne veya onuruna zarar vermek amacıyla silahlanmak” olarak tanımlanması ve “güvensizlik ortamını” oluşturacak eylemlerin kanunca tam olarak tarif edilmeyerek hakimin takdir yetkisine bırakımış olması, bu konuda keyfi bir yargılamaya mahal vermektedir. Dolayısı ile Mehsa Emini protestoları sonrası İran adli makamlarınca yapılan yargılamaların, bilhassa ölüm cezası yargılamalarının uluslararası hukuk normlarının gereklilikleri ve insan hakları temelli adil bir yargılamadan uzak olduğu anlaşılmaktadır.
Hak İnisiyatifi Derneği olarak, İran yetkili makamlarına Mehsa Emini eylemleri sonucu ortaya çıkan insan hakları ihlalleri ve gerçekleşen/yargılaması devam eden idam cezaları hakkında ilgili önerileri sunuyoruz;
- Sadece Mehsa Emini’nin öldürülmesi ile ilgili olmayıp, ülkede ara ara baş gösteren ve kitlesel eylemlere (hatta kimi zaman geniş şiddet hareketlerine) dönüşebilen sokak eylemleri ülkedeki temel hak ve özgürlüklerin kısıtlılığı ile yakında ilgilidir. Bu konuda temel haklar ve özgürlükler hususunda somut adımlar atılmalıdır.
- Ülkede hali hazırda devam eden başörtüsü zorunluğu kaldırılmalı, kadınlara başörtüsü serbestiyeti tanınmalıdır.
- Mehsa Emini protestoları kapsamında yapılan yargılanmalar adil yargılanma hakkının gereklilikleri kapsamında yapılmalı, bu konuda tutuklu ve hükümlülere gerekli şartlar (yargılamaların kamuya açık yapılması, aile ve avukatlara gerekli bilgi verilmesi, savunma hakkı tanınması, masumiyet karinesinin gözetilmesi vb.) sağlanmalıdır.
- Eylemlerde gözaltına alınan veya tutuklanan kişilerin bu süreçte işkence başta olmak, insan onuru ile bağdaşmayan çeşitli muamele biçimlerine maruz kaldıkları anlaşılmaktadır. İlgili durumlara sebebiyet veren görevliler hakkında etkin soruşturmalar yürütülmelidir.
- İdam, temel insan haklarından olan yaşama hakkının en büyük ihlal biçimidir. Ülkede idam cezası kaldırılmalıdır. Haklarında idam cezası verilen mahkûmların infazları ertelenmeli, yeniden adil yargılanma yolu açılmalıdır.
- Ülkede huzur ve barış ortamının tesisi için devlet ve sivil toplum arasında güçlü bir iletişim sağlanmalı, bu konuda ülkedeki insan hakları örgütleri ve savunucuları güçlendirilmelidir.