Çevre Felaketlerinde Yaşam Hakkını Tehdit Eden Sorumsuzluk ve Tedbirsizliğe Son Verilmelidir
Ülkemizde bir süredir devam eden ve halen de etkisini sürdürmekte olan orman yangınları, bir yandan can ve mal kaybına yol açarken diğer yandan da ekolojik sistemin en temel unsurlarından olan ormanları ve doğal yaşamı yok etmektedir. Benzer iklim şartlarına sahip diğer ülkelerde de eş zamanlı olarak yaşanan bu felaket, küresel iklim krizinin gelmiş olduğu boyutu gözler önüne sermektedir. En temelde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının ihlaline sebep olan bu olaylarda birincil sorumluluk devletlere aittir.
Ülkemizde vuku bulan yangınlarda ilgili devlet organlarının görev ve sorumluluklarını yerine getiremediği görülmektedir. Modern teknolojiler ve imkanlar sayesinde iklim şartlarının bu yönde gelişeceği aylar öncesinden tahmin edilebilmesine rağmen kamu gücünü kullananların ormanları soğutma, olası bir yangın durumuna karşı etkili tedbirler alma ve uçak, helikopter gibi bu tarz yangınlar için hayati öneme sahip olduğu anlaşılan ekipmanları yeterli düzeyde envanterde bulundurma tarzı öncül faaliyetleri gerçekleştiremediği anlaşılmaktadır. Söz konusu bu yetersiz tedbir durumunun yanında yangınların ortaya çıkmasıyla birlikte müdahalelerde gecikme, yetersizlik, organizasyon eksikliği de yangınların daha da büyümesine ve yayılmasına, dolayısıyla da can ve mal kaybının artmasına neden olmaktadır. Hektarlarca ormanlık alan yanmış, doğal yaşam zarar görmüştür. Bölge halklarının yaşam alanları, evleri, araç gereçleri harap olmuş, hayvanları feci şekillerde can vermiştir.
Tüm bunlar yaşanırken halkının mal ve can güvenliğini korumak ve ona sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama imkanı sunmakla yükümlü devlet organları, siyasi ayrışmaların ve hamasi söylemlerin gölgesinde etkisiz bir mücadele sergilemektedir. Yangın alanlarında tertip edilen koordinasyon toplantılarına farklı siyasi partilerden yetkililerin davet edilmediği, yangınlar tüm hızıyla devam ederken sunulan uluslararası yardımlara hamasi söylemlerle sırt çevrildiği, halkın yangınlara kendi çabaları ile müdahale etmesine müsaade edildiği bir süreç işletilmiştir.
Yangınlara karşı etkin yürütülmeyen bu süreç, aynı zamanda birçok kanaldan dolaşıma sokulan dezenformasyon neticesinde halk içerisinde galeyana da sebebiyet vermiştir. Hükumet yetkililerince ve başkaca otoriteler tarafından yangınların iklim koşulları ile alakalı geliştiği defalarca belirtilmiş olmasına rağmen yangınlara belirli grupların sebep verdiğine dair dolaşan bilgiler ve bununla birlikte bölgede baş gösteren otorite boşluğu neticesinde silahlı gruplar yol keserek insanların araç plakaları ve doğum yerleri bilgilerine göre linçe varan fiiller gerçekleştirmişlerdir. Irkçı zihinsel arka planla da beslenen bu durumlara yasalarda belirlenen şekil ve ölçülerde hukuku uygulama yükümlülüğü olması beklenen devlet organları müdahale edememiş görünmektedir. Neticede birçok kişinin seyahat özgürlüğü engellenmiş, bazı durumlarda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve hatta linç suçunun oluşumu söz konusu olmuştur.
Yangın süresince sergilenen bu başarısız yönetim yangın sonrası için de endişe uyandırmaktadır. Yangından etkilenen bölgelerde mağdur insanların borçlandırılarak kaybettikleri konutlara sahip olabileceklerine dair söylemler kaygı vericidir. Ayrıca yangından etkilenen bölgelerin turizm ya da maden gibi ticari amaçlarla kullanabileceğine dair kamuoyunda var olan haklı kuşkunun da giderilemediği gözlemlenmektedir.
Hak İnisiyatifi Derneği olarak;
- Bu orman yangınları gibi, küresel iklim krizinin tüm sonuçlarına dair etkili ve yetkin önlemlerin alınması,
- Bu tarz durumların oluşması durumunda hazır olacak şekilde gerekli planlama, araç temini ve personel eğitimi gibi maddi unsurların ivedilikle yerine getirilmesi,
- Genel hayatı etkileyen ve tüm vatandaşların ortak değeri olan ormanların ve canlı hayatının zarar gördüğü bu ve benzer durumların siyasi çıkar ve hamaset konusu yapılmaması,
- Devletin organları arasında yetki ve sorumluluk konusunda organizasyonun sağlanması ve tüm mercilerin koordineli çalışacağı bir ortamın tesis edilmesi,
- Halkın kendisini kolluk güçleri yerine koymasına müsaade edilmemesi, halk içerisinde dezenformasyona dayalı ve ırkçı temelli ayrışmalara mahal verilmemesi ve tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınması,
- Yangınlardan etkilenen kesimlerin tüm zararlarının mağdurlara ek bir yük doğurmadan tazmin edilmesi,
- Yangın alanlarının doğal yaşam alanı olma vasıflarının hiçbir şekilde değiştirilmemesi
noktalarında yetkilileri uyarıyor ve göreve çağırıyoruz.