İşçilerin Grev Hakları Bir Tehdit Değil Yasal Bir Haktır
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, imzacısı olduğu ILO Sözleşmeleri ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile iç hukukunun ilgili kısımlarında yaptığı düzenlemeler sonucunda,iş akdiyle çalışan işçilerin sendikalaşma, grev ve toplu sözleşme haklarını garanti altına almıştır.
İşçilerin iktisadi ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla bir hak olarak başvurdukları grev hakkı, ne yazık ki, çeşitli sınırlama, istisna ve kısıtlılık sebeplerine tabi tutulan düzenlemelerle kullanılamaz hale getirildiği de bilinen bir gerçektir.
Sermaye emek ilişkisinde, emeğin aleyhine işleyen çalışma şartları ve ücretlendirme kriterleri apaçık ortadayken, Anayasal bir hak olan ‘Grev’’in, Bakanlar Kurulu’na verilen yetkiyle sıklıkla ertelemelere de maruz kalması, işçilerin hak kayıplarını derinleştirmektedir.
OHAL ve grev ilişkisine de değinilen, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde işveren sermaye sahipleriyle yapılan bir toplantıda ifade edildiği üzere, işçilerin en tabii ‘yasal grev hakları’ bir tehdit olarak değerlendirilmiş ve ‘grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz’ denilmiştir.
Bu beyanda da açıkça görüldüğü üzere, Olağanüstü Hal’e gerekçe gösterilen olumsuz şartlardan faydalanılarak hükümet eliyle işçilerin örgütlenme hakları askıya alınmakta, en tabii ‘yasal grev hakları’ bir tehdit olarak değerlendirilerek yasaklanmakta ve sermaye karşısında emekçileri korunmasız bırakmaktadır.
21. Yüzyılın insan hakları anlayışı devleti hakların özgürce kullanılabilmesi için aktif bir rol oynamaya sevk etmişken Türkiye Cumhuriyeti insan hakları anlayışını geliştirmek bir yana dursun, kendisini bağladığı hukuk normlarını uygulamaktan imtina ederek ekonomik, sosyal ve siyasi hakların kullanılmasına müdahale etmeyi normalleştirdiği bir anlayış kabul edilemez.
Bozulan devlet işleyişini düzeltmek, demokratik kurumların bir an önce çalışmasını sağlamak için ilan edildiği halde, artık hükümet tarafından verdiği imkânların gayri hukuki bir anlayışı tesis etmek için kullanıldığı açık olan Olağanüstü Hal bir an önce sonlandırılmalıdır.
Hak İnisiyatifi olarak, devletin en yetkili ağzından itiraf edilen, işçilerin grev hakkını adeta vatana ihanet eylemi gibi algılanmaya eş tutan anlayışın ve söylemin karşısında olduğumuzu belirterek, evrensel hukuka bir an önce uyulmasını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin imzacısı olduğu uluslararası antlaşmalar ile iç hukukuna uygun bir çerçevede hareket etmesini talep ediyoruz.