Depremin Altıncı Ayı Raporu
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen şiddetli depremlerde 50 binin üzerinde insan yaşamını yitirmiş, on binlercesi ise yaralanmıştır. On il, onlarca ilçe ve binlerce yerleşim yerinde ciddi yıkımlar meydana gelmiş, 15 milyona yakın insan depremlerden doğrudan etkilenmiştir. Deprem sonrasında kamu kurumları ve STK’lar (ulusal/uluslararası) deprem bölgesinde yoğun faaliyetlerde bulunmuşlardır (gecikmeler ve bir takım koordinasyon sorunlarına rağmen). Sonraki süreçte cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin ülke gündemine girmesi, deprem bölgesi ve burada yaşanan sorunların medyada yeterince yer almaması, STK’ların çoğunluğunun alandan çekilmesi nedenlerinden dolayı, depremin ciddi yıkıma neden olduğu kentlerde bir raporlama çalışmasının yapılarak kamuoyu ile paylaşılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Depremin altıncı ayında kentlerdeki mevcut durumun ne olduğu, depremzedelerin sorunlarının tespiti için belli kent merkezlerine (Malatya, Kahramanmaraş, Elbistan, Pazarcık, Adıyaman, Gölbaşı ve Çelikhan) gidilmiş, bu kentlerde çeşitli gözlem, inceleme ve tespitlerde bulunulmuş, görüşmeler yapılmıştır.
Elde edilen veriler sonucunda, depremin altıncı ayında ilgili kentlerde mevcut durumun ve sorunların benzer olduğu saptanmıştır. En büyük sorun olan barınma sorunu genellikle konteyner kentler ile çözülmeye çalışılıyor olsa da, yeni konutların yapımının yavaş ilerlediği ve bir an önce yeteri kadar konut yapılması gerektiği saptanmıştır. Konteyner kentlerde su, elektrik ve bazı temel ihtiyaç maddelerinin ücretsiz verildiği, fakat ulaşım, su, klima eksikliği (bir kısmında), kışa hazır olmama gibi sorunlarının olduğu izlenmiştir. Bunun yanında bazı kentlerde sağlığa erişim konusunda ciddi sorunların olduğu da görülmüştür. Ayrıca sadece depremzedelerin değil, alanda hizmet sunan personelin de çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır.
Deprem bölgesindeki kentlerde enkazların kaldırılmış olduğu, ağır hasarlı binaların yıkımın oldukça yavaş ilerlediği, yıkım esnasında su kullanılmaması ve demirin yıkım alanında enkazdan ayrıştırılmasının ciddi sağlık sorunlarına ve kirliliğe sebebiyet verdiği, bu konuda yeteri denetimlerin yapılmadığı görülmüştür. İnceleme yapılan kentlerin adeta birer şantiye sahası oldukları izlenmiştir. Evi onarılabilecek durumda olan depremzedelerin ciddi maliyetlerle karşılaştıkları, ev kiralarının yüksek olduğu, ayrıca oturulabilecek olan evlere yavaş yavaş yerleşildiği saptanmıştır.
İnceleme yapılan deprem bölgesinde derin bir belirsizlikle beraber, toplumda korku, kaygı ve endişelerin yoğun olduğu saptanmıştır. Depremin üzerinden altı ay geçmiş olmasına rağmen yaşam şartlarında ciddi bir değişimin olmaması, konteyner kentlerde ne kadar kalınacağının bilinememesi, yeni konutların ne zaman teslim edileceğinin belli olmaması ve en önemlisi ise depremzedelerin gelecekte kendilerini neyin beklediğini öngörememelerinin, toplumda derin bir belirsizlik yarattığı görülmüştür.
Diğer yandan kentin 20-30 yıl içinde normale dönemeyeceği öngörüsü, esnafın ekonomik kayıpları, kamu hizmetlerindeki aksamalar, sürekli bir deprem tedirginliği, deprem sonrası devam eden travmatik sorunlar ve buna bağlı oraya çıkan semptomlar, kentin hiç bir şekilde güven vermemesi, can kayıpları nedeniyle ölümün sıradanlaşması hissi ve devam eden yas süreci, terk edilmişlik, sahipsizlik ve yalnız bırakılmış duygusu gibi hususların, toplumda var olan korku, kaygı ve endişelerin temel nedenleri olarak saptanmıştır.
Deprem bölgesinde çözüm bekleyen sorunlar uzun vadeli olup, gerek kamu kurumları gerekse de ilgili STK’ların gerekli hassasiyeti göstermesi gerekmektedir. Bu raporda saptanan sorunlar ve sorunlara dair çözüm önerilerinin, deprem bölgesinde hizmet sunan ilgili kamu kurumları ve STK’lar için önemli katkılar sunacağını arzu etmekteyiz.
Fatma BOSTAN ÜNSAL
Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkanı